HORASAN
GÜVERCİNİ
*
‘“İsâ’nın idâmını
istedi haham !”’ Niçin
?
‘Tapınak
güvercini !’
Ona dediği için !
Zîrâ, dedi ‘sâf
halktan ! İkinizin de yemi !
Bu ev ! ALLAH adına soyasınız diye mi ?’
Papa dedi, ‘ölmedi
İsâ ! O, göğe çıktı !’
‘Kilise
güvercini’
olduğu pek açıktı !
Yeniden şeffaflaştı ! Reddedilince ÂLÎ !
‘Câmi
güvercini’ne
! Yem oldu sâf ahâli !
Üç aç güvercin şimdi
! Bak Kudüs mescidini,
Paylaşamıyor ! Zîrâ yem edinmişler dini !
Sonunda bana dedi, Alâaddin’in cini :
‘Ben
söyleyim !’ ‘Sen
de yaz ! Yok et üç güvercini !’
“‘Bir tek güvercin
vardır !’” İncil’de, ‘Peristera
!’
‘“İsâ’ya gökten
indi vaftizde
!”’ Onu ara !
‘İlk
ve Son harf Yunanca, bak ‘“Peristera”’
eder !’
‘Bu
yüzden ‘“İsâ Alfa ve
Omega benim”’ der !’
‘Can,
alt ben !’
‘Beyindeki
kişisel, fânî bilinç !’
‘Rûh,
üst ben !’ ‘Gönlün
siyah noktasındaki erinç !’
‘Üst
ben ! Alt benden kopup da sâflaştığı vakit !’
‘RAHMÂN
RAHÎM öz iner ona !’ Bu,
‘Yeni
akit !’
‘Üst
sâf ben, İsâ !’ ‘RAHMÂN
RAHÎM öz, RAB !’ ‘Güvercin
!’
Toplamı, İsâ Mesîh ! Tıpkı, lâmbadaki cin !
‘Güvercinin
çok ismi var : İlki, Zât-ı
ÂLİ !’
‘O
der : Üç güvercine yem
vermesin ahâli !’
‘Üç
güvercinden başka, var birçok kara karga !’
‘Mezhep
ve tarîkatta tünerler ! De ! Alarga !’
‘Karga
ve güvercinle ! Dünyâ artık dopdolu !’
Yalnız, bir şefâata ermiştir Anadolu :
‘Birgün
orda bir köye, çıka geldi bir derviş !’
‘Halk
dedi ‘Git
açmadan başımıza sen bir iş !’
‘O
hemen bir kuş olup dedi : ‘Sizi
sınadım !’
‘HORASAN
GÜVERCİNİ BEKTAŞ’tır benim adım !’
‘Kumru,
kardeşim !’ ‘Onun
boynunda var bir halka !’
‘“Şehid ve Şâhid”’
olmak ! Boynumuza borç halka !’
Zât-ı ÂLÎ ! İçimde, içini çekip sustu !
Yâni : sözleri artık yalnız bana mahsustu !
Son sözü şuydu : ‘Anlar
herkes yalnız baykuşu !
Güvercin ne der ? Sor
da ! Çevirsin Hüdhüd kuşu !’
Hüdhüd dedi ‘Güvercin
Horasanlıdır mâdem,
Olmalı ! Otuz iki harfle konuşan Âdem !’
‘Güvercin
hep ‘kû
kû’
der !’ ‘Farsça
: O nerde ? Nerde ?’
‘Güvercinini
bul da !’ ‘Sen
de ona ‘“Hû”’
‘“Hû”’
de !’
‘Beni
sanma ! Sâde bir çevirmen Hüdhüd kuşu !’
‘Kimliğimi
öğren de !’
‘“Çıkma o dik yokuşu !”’
‘Kapı
sevgisi’
ile
‘İsmim’
eşit iki kez !’ (30)
‘İki
kez ! İlân-ı aşk etmeli RABB’e herkez :’
‘Kimse
insân doğamaz ! RABB’e içmeden andı !’
‘ALLAH
aldatılamaz !’ ‘Andı
tutmayan yandı !’
‘RAB
iki harf !’ ‘Toplamı,
ÂLÎ ve MUHAMMED’in !’
(202)
‘
‘“İkisini birleyip”’
özüne tap !’ ‘Bu,
hak dîn !’
‘
‘“Velî, ÂLÎ’ye ! Nebî,
RESÛL’e ! İlk verir söz !”’
’
‘RAHMÂN
RAHÎM’den ilkin çıkar, seçkindeki öz !’
‘And
içer ! ‘“MAHMÛD”’
denen kendi özüne RESÛL !’
ÂLÎ ise, ‘“En yüce
ÂLÎ’”ye ! ‘Budur
usûl !’
‘Bak
‘“MAHMÛD, RESÛL’e !
Der :’” ‘tut da andını
yeni !’
‘“Kâlb damarını söküp
sokmayım devre seni !”’
’
‘Bu
sert uyarı varken ! Hattâ RESÛL’e bile,
Her nefeste helâlleş ! Kendi vicdânın ile !’
‘Sayıca, ‘Hüdhüd
!’ ‘Sevgi
kapısı Havvâ’
demek !’
(30)
‘Öz
anne MUHAMMED’e, yâni farz borç ödemek !’
‘O,
Süleyman’
ve
‘Belkıs
!’
İkisi de RAB ede !’
(202)
‘Bana,
aralarında en büyük postacı de !’
‘İsmim
yok !’ ‘Zîrâ
hüdhüd sâdece bir kuş türü !’
‘Belki,
‘“Kitab
bilgini”’
olduğumdan ötürü !’
Güvercin eşsiz olmaz ! ‘Eşin
Fazlullah adı !’
‘Timur
oğlu ! Topaldan onu koruyamadı !’
Miranşahtı ! Maranşah şimdi o dölün ismi !
Ölünce ! Bir yılana dönüştü çünkü ismi !
‘İki
güvercin geldi yeniden ! Anla niye :’
‘Fethedildi ANKA-RA ile KONSTANTİNİYE !’
ANKA : Efsâne kuş ! RA : Güneş Tanrısı ismi !
Efsâne kuş yandıkça ! Külünden doğar cismi !
ANKARA da efsâne ! Yangından çıkıp doğdu !
‘Güneş
Tanrısı !’
İnip karanlıkları boğdu !
Öldükçe
! Canımızı korur ! ‘“RÛH”’un
kanadı !
Yeni bedende doğar bu kuş ! Yoktur mîlâdı !
Zümrüd gibi yeşildir ANKA’nın rengi ! Niçin ?
Canın en son muradı ! Ermek olduğu için !
Alındı bil ! Haçlıya merkez konstantiniye !
Nasıl
mı ? Mesajımı oku ! Anlarsın niye !
*
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 01.05.2001
*
*Miranşah = Fazlullahı öldüren prensin adı
*Maranşah = Yılanlar şahı
*
Copyright
© 2000 www.ondokuz.gen.tr
Copyright © 2001 www.ondokuzbiz.com
Copyright © 2001 www.19muhammedali.com