*

MAÂRİF

SULTAN BAHAEDDİN VELED

(1226-1312)

 

Copyright © C.Hürmen S. / 29.04.2004


                Muhammed Sultan Bahaeddin Veled, 25 Rebiülevvel 623 Hicri, 26 Nisan 1226 Miladi yılı, Cuma günü Karaman denilen Lârende kasabasında doğdu.. Babası XIII. Yüzyılda Anadolu’da yaşıyan büyük Türk mutasavvıfı ve şairi, Mevlânâ Celâleddin Rûmî ; annesi Mevlânâ’nın lalası ve dostu olan Semerkand’lı Şeyh Şerafeddin’in kızı, Gevher Hatundur. Oğlunu çok seven Mevlânâ ona babasının adını vermiştir.
Annesinin Harzem prenslerinden olması dolayısıyla, Sultan Veled diye anıldığı rivayet edilir. Dedesi Sultan’ül Ulema 628 Hicri yılında Vefat ettiği zaman Sultan Veled beş yaşlarındadır.

                Okuma ve yazmaya küçük yaşlarda başlar. Çeşitli ilimleri babasından tahsil eder. Ahmet Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri isimli eserinin yedinci bölümünü ona tahsis eder ve pek çok kerametinden bahseder. Sultan Veled’i, yakin sırlarının mahzarı ve hakikatları arayanların sultanı olarak vasfeder. Neticede Sultan Veled, Çelebi Hüsameddin’i babasının halifesi olarak bilir ve onbir yıl ona bağlı kalır. Mevlana’nın Sultan Veled’e hitaben: “Ey Bahaeddin! Benim dünyaya gelişim, senin dünyaya gelmen içindi, çünkü benim bütün söylediğim sözler, benim sözüm (kavlim) dir. Halbuki sen, benim eserimsin (fiilimsin). Dediği rivayet olunur. Baha Veled, ilk hanımının Vefatından sonra iki kere daha evlenir. Bu evliliklerden de üç oğlu daha olur. İsimleri Şemseddin Emir Abid, Selahaddin Emir Zahid ve Hüsameddin Emir Vacid’dir.

*

                Bunlardan Ulu Arif Çelebi, Abid Çelebi ve Vacid Çelebi Şeyhlik postuna oturmuşlardır.Sultan Veled, Hüsameddin Çelebi’nin 1284 tarihinde Vefatı üzerine, müridlerinin de ısrarlarına dayanamayarak babasının postuna oturur. 1312’de vefatına kadar bu makamda kalır. Mevlevi Tarikatı’nın temellerini atar. Babasının açtığı çığırda ve hak yolda yetmiş yıla yakın, ilim, irfan ve marifet ışığında insanları irşad etmiş ve 90-96 yaşlarında olduğu halde geride, Rebabname, İbtidaname, İntihaname adında üç mesnevi ile Maarif gibi eserler bırakarak ebedi aleme göç etmiş ve Kubbe-i Harda altında babasının yanına defnedilmiştir.Vefat tarihi, hicri 712 (1312) yılı Recep ayının onuncu Cumartesi günüdür.

*

                Bu mübarek insânın eserini kısaca baştan acizane ilmimizle özetlersek ; Evlât Babanın sırrıdır hadisinden yola çıkarak, Sultan Veled Babası Hazret-i Mevlâna’nın Divan-ı Kebir ve Mesnevisinin özünü tam tasavvuf olarak anlatmıştır ; çünkü o anlattıklarını yaşamıştır.! Bu anlatımlar yaşanmadan kaleme gelemez anlatılamaz.! Bizlerinde anlayabilmemiz için yaşamamız, tad almamız lâzımdır ki hakîkatın asıl mânâsına varabilmiş olalım.!

*

                Sultan Veled’e göre; zamanındaki alimlerin, Peygamberlerin ve Evliyâ’nın her birinin bir mucize ve kerametten tanınmış oldukları kanaatlerine mukabil, kendisinin bunlardan her birinin, her türlü mucize ve kerameti gösterebileceklerine, yalnız zamanın ve kavimlerinin ihtiyaçlarını nazarı itibara aldıklarına inandığını ileri sürer.! Nazariyesini evliya ve Peygamberlerin Tanrı’dan ayrı bir varlıkları yoktur ; bunlar Tanrı’nın birer âleti hükmündedirler diye belirtmektedir.! Tanrı herşeyi yapmaya muktedirdir, o hâlde, bunlarında bazı şeyleri yapıp, bazılarını yapmamaları bahis konusu olamaz der.

*

                ‘Bu zâtların herşeyi yapabileceklerini, her türlü mucize ve kerametleri gösterebileceklerini kabûl etmek zaruridir sözleriyle onları savunmaktadır.! Bu şekilde Tanrı’nın birliğini, bütün kudretin onda olduğunu, Onun dışında müstakil bir varlığın olamayacağını anlattıktan sonra, ilk fasılda amelden kastedilen şeyin namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve Hacca girmek olmayıp bunların yardımı ile insânın rûhunda, manevi bir ilerlemenin ve gelişmenin meydana gelmesi hakîki dindarlığın da ancak bu olabileceğini belirtiyor.

*

                Diğer fasıllarda ele aldığı tasavvufa, tarikata ve şeriata dâir meseleler öz olarak şunlardan ibârettir: 

                Evliya Tanrı’nın sırrıdır.! Tanrı’nın sırlarını bilmek için Onun Velî’lerini tanımak, bilmek lâzımdır. 

                Her insân Tanrı’yı idrâkı nispetinde anlıyabilir.  

                Tanrı’nın her insânda tecellisi onların kendi indindeki değerleri nispetindedir.

*

  "Tanrı’yı bulmak için, Kâmil bir Velî’nin sohbetine mazhar olmak gerektir.

Nebi’ler ile ayni özellikleri taşıyan Velî’ler de insânları HAKK’a çağırırlar.

Yaradılışı iyi olan her kişi bu davete uyar."

*

                İnsân ya muhakkik ya da mukallittir.! Mukallitler davete icabet etmezler.! Bununla beraber insânlar, tamamıyla bu cevherden hâli değildir.! Tanrı’ya götüren her vasıta doğru ve HAK’tandır.! Bu dış varlığı muhafaza etmek günahtır ; çünkü ikilik küfürdür.! İnsân varlığından kurtulup Tanrı’da yok olunca Tanrı’yı görünce tanrı olur.! Fakat bunu ancak Tanrı adamı yapabilir.! Bu şekilde Tanrı’da yok olmuş tanrı adamından meydana gelen harekette hiçbir hata olmaz.! Nebi’ler ve Velî’ler de kendilerinden yok, Tanrı ile var olmuşlardır.! Küfür, insânda mağlup ve nefs de mahkûm olunca, o insân Tanrısal (Rabbani) olur.! Herşey aslına döneceğine göre, insânda herşeyin ve kendinin aslı olan Tanrı’ya dönecektir.! Tanrı Nebi’lerle, Velî’leri yeryüzüne insânları hidayete sevk ve delâletten kurtarmaları için göndermiştir.! Velî ve Nebi’ler aynı vaziyettedirler.

                Tanrı Velî suretinde tanrı’lık eder, herşeyin olmasında bir sebep mevsuttur.! İnsân Tanrı’yı bilmek için yaratılmıştır.! Bunun için Tanrı’yı bilme yolunda her an ilerlemesi lâzımdır.! Tanrı, “Yer ve Göklerin nûrudur” Herşeyin canıdır, bu nûrdan ancak mümin bir kulun gönlünden parlayarak etrafı aydınlatır.! Yâni Tanrı mümin kulunun gönlünde tecelli eder.! Tanrı için ölenler, dışyüzde ölü, gerçekte Tanrı’nın huzurunda ve diridirler. Asıl ölüm bu şekilde ölmemektir. Gerçek hayâta sahip olan Tanrı ile kaim ve Tanrı’nın yeryüzünde halifesi olan Velî’dir.

*

Ulu Tanrı:

Benim dostlarım Benim kubbelerimin (beden) altında gizlidirler.! Onları Benden başka kimse bilemez” buyurmuşlardır.

Hakîkatte suretler, mânâdan haber verirler.! Her insân mânâyı doğrudan doğruya idrâk edip kavrayamaz.

Bunu yapabilmek için her mânâ bir suret kalıbına girmiştir.

Akıllı bir insân herşeyin suretinden hayâlinden o şeyin hakîkatini arar.

Bu âlem de o âlemin aksi ve gölgesinden ibârettir. 

Bu âleme gönül verenler hiçbir gerçeğe eremezler. 

Hak yolunu kat etmek için, dert çekmek, sadakatte bulunmak, sabır, şevk ve aşk lâzımdır.  

Rahmetli, aziz Sultan Veled ölmeden evvel şu rubâiyi ve beyti okumuştur:

Benim gibi, Rûh âlemine bakınız ; aczi bırakınız, kudretli olunuz. 

Zarif insânlar birer birer gittiler. Sıra bize geldi hazır olunuz!

Bu gece, saâdete erdiğim ve kendi benliğimden kurtulduğum gecedir!  

(Menâkibülarifin s.449)  

İnsân deniz gibidir, seviyesini kendi tayin eder!

Uluğ Kızılkeçili - Tanrının Arabacıları – 1978 / Ankara

*

Zikir ile arındı mı kâlpler, iner el değmemiş hûri gibi fikirler...

Uluğ Kızılkeçili - Tanrının Arabacıları – 1978 / Ankara

**

MAÂRİF’DEN  

Uluğ Kızılkeçili tarafından seçilmiş;

ÖZDEYİŞ YORUMLAR

* 

*Tanrı kıskançtır sevgililerini yabancı gözlerden saklar, kimlerdir halka söylemez !

*Operatörü tasdik etmek, bıçağına teslim olmaktır.! (U.K.)

*Âdem’e melek bile secde ettikten sonra, hayvân, nebat ve yıldızlar niye etmesin.

Bu secde baş koyma değildir.! Koruğun üzüme secde etmesidir yâni hamların olgunlara,

cansızlar bitkiye, bitkiler hayvâna, hayvânlar insâna, insânlar meleğe,

melekler Melik’e yâni Tanrıya secde eder ve Melik insânın özü ve özetidir, insânı özündeki nûrani Zât yer! (U.K.)

*

*Âdem melekleri şeytanın imamlığından kurtardı.! (U.K.)

*Her varlık ne için yaratılmışsa onu yapmaktadır.! İnsân Tanrı Arş’ı olarak yaratılmıştır.!

Taht çürümüşse sultan onu yakar, hayvânlardan da âdi âyetinin sırrı budur.! (25/44.)

*Dünyâ perdedir, Gayb’a inanan burda belli olur Ahrette değil.!

*Dünyâ hayât mücadelesi, Ahret ölüm mücadelesi ile geçer.! (U.K.)

*Kuru dal alçalırsa kırılır, tevazu hamlara üzüntü verir.!

*Tevazu meyvalı dalın eğilmesidir.!

*

*Dünyâ düşüncesi periler (cinler), ahret düşüncesi melekler, zulüm ve küfür düşüncesi şeytanlardır.!

Bu postaları insâna Tanrı gönderir, çünkü O’nun halifesidir.!

*Geçmiş ve gelecek şaşılıktır (gençte) birini kır öteki de yok olur.!

Şaşı gibi elini ikinci hayâli bardağa uzatma susuz ölürsün.! (U.K.)

*Ateş ısıyı sonradan kazanmadı.! (U.K.)

*Ümmi Ümmül Kitabı okuyandır.! (U.K.)

*

*Külli nûru ancak cüz’i nur görebileceğinden Tanrı’yı yine Tanrı görmüş olur.! Mü’min mü’nin aynasıdır.!

*Altın ve gümüşü bir potada birbirinden ayırmak ameldir, yoksa gümüşü altın yapmak mümkün değildir.!

* “Güneş ve Ay’a menziller tayin ettik.! Nûr’a giden 28 makam vardır.! (U.K.)

*Hızır, Musa’ya : artık ikimiz arasında ayrılık gerekir dedi.!

İki deniz budur.! Akıl ve Hikmet.! (U.K.)

*Rüyâda yiyen, dünyâda doymaz.! (U.K.)

*Uçağa binen otursa da gider.! (U.K.)

*

*Tanrı varlık değil, vardır. Ateş ısıyı sonradan bulmadı, ama ısı onda emânettir çünkü kibritten geçmedir.! (U.K.)

*Mîrâç merdivendir, salât onun basamakları.! İki günün aynı ise uruç (yükselme) yok demektir.! (U.K.)

*Sulûk mertebesi 7’dir.! : Talib, mürid, salik, salih, tahir, vasıl, kutb.!

*Hazeratın bile nesli kesilmezken, Evliyanın nesli nasıl kesilir.!

*Nefis merkebi uykuda seni bir anda here yere götürüyor, ama uyanıkken sen ne ile meşgûlsen o işe götürüyor.!

Öldüğünüz gibi haşır olursunuz Hadisi budur.

*Kandil küçüktür, koca evi aydınlatır. Bu yer ve gökleri de küçücük Velî aydınlatır, vücûdu da kâlb.!

*Kişi resminden değil, isminden değil, cisminden bilinir.! Tanrı’yı özünden bilmezsen ve bulmazsan puttur.! (U.K.)

*Eren tellâk değil ki ücretle arıtsın.! (U.K.)

*

*Mayan yoksa kavak gibi kıyâm etme de, söğüt gibi rükû et.! (U.K.)

*Aydınlığın yuttuğu karanlık bir daha karanlığa dönüşmez, Musa’nın sopası kesindir.! (U.K.)

*Tanrı sıfatlarına bürünen hürdür, nefse köle değildir.!

*Velî’yi insân görme, bu şeytan görüşüdür.!

*Yüce Zât’a daha çok belâ gelir.! Çünkü sevgili güzele daha fazla cilve yapar.!

*

*İşlerini danışarak yap yâni özünle uzlaş.! Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir.! (42/38.)        

*Namaz ağacın kökünden su emmesidir, işâreti meyva vermesidir.!

*Elma kurdu elma ağacının tohum hâlini nereden bilsin ona nasıl şahitlik etsin.!

Tohuma ancak toprak şahitlik eder.! (U.K.)

* Işığın hâlâ aydınlamadığı karanlıklar var.! (CHS)

* Işığın en zor girdiği yer, karanlık kâlbdir.! (CHS)

**Karanlık dünyâ yolunu her kişi kendi özü ile aydınlatabilir.! (CHS)

**Sonunu görmek istiyorsan ; kendi ışığını önden yolla ki önünü aydınlatsın.! (CHS)

**Mayasız ekmek taş keser.! Bazılarında maya yok ki taş gibi.! (CHS)

**Kâlbin sesini tik tak değil ALLAH ALLAH, vicdân olarak duymalı.! (CHS)

*Ben içindeki ben, öz bendir.! (CHS)

*

*Yoğurt incelirse ayran olur.! Kendini inceltte hayran ol..! (CHS)

*Kendini hep dış aynadan seyrediyorsun, bir de iç ayandan görsen.! (CHS)

*Çamura bulanan suyla temizlenir, dünyâ çamurunu ahret suyu temizler.! (CHS)

*Güneşe serilen yaşlar kurur, kurular yanar.! (CHS)

*Herkesin mumu elinde yakılmayı bekliyor.! (CHS)

*Gönül gözü görmek için değil.! Yaşamak içindir..! (CHS)

*Görünmezi çağıranların, gördüğü de görünmez olur..! Sen görebileceğini çağır.!(CHS)

*İnsân beyni görünmeyen dünyânın meydanıdır, binlerce atlı cirit atıyor.! (CHS)

*Bu âlemin hafife alınacak yok bir tarafı.! Ecel geldi mi, her kim tüy bile olsa olur bir ağır tarafı.! (CHS)

*

*Başkasının Rûhu sana birşey vermez, sen kendi Rûhun ile haberleş.! (CHS)

*Cinlerle irtibat kuran, şeytana çırak çıkar.! Sakın özünden şaşma.! (CHS)

*Yâr, yar gibi derindir.! O’na varan gönül ehlidir.! (CHS)

*İlim sırığı ile dünyâdan o âleme atla.! Ecel seni atlatmadan.! (CHS)

*Her insân özden gözlenir.! İçindeki imanı vicdân ile izlenir.! (CHS)

*İnsân kendini heran nefsi ile savaşta bilmeli, vicdâni kararları iyi almalı.! (CHS)

*Ey İnsânlar, safları sıklaştırın.! Âyetleri ehlinden araştırın.! (CHS)

*Bir insân ölünce selâ verilir.! Sağ kalanlara sonun böyle denilir.! (CHS)

*Sana senden yakın biri var.! İçinde akla karayı ayıran.! (50/16.) (CHS)

*

*Burada kendini iyi yargıla ki öte tarafa birşey kalmasın.! (CHS)

*Acı ve tatlının beraber oturduğu tek yer dildir.! (CHS)

*Dilini iyi kullan, sayma da onunla sövmede.! (CHS)

*Bu dünyâda çok şeyin üstesinden gelen insân, nefsinin üstesinden gelemiyor.! (CHS)

*Çoğu insân pusula gibi onların kutbu hep maddeyi gösteriyor.! (CHS)

*Bizler bu dünyâ tiyatrosunun seyircisi değil, oyuncularıyız.! Birgün oyun bitecek.!(CHS)

*Öldü denilen yüksek eser sahipleri, aslında eserleriyle diri olup onlardan ders veriyorlar.! (CHS)

*Gaflet denizi de engindir ama sonu vardır ; yok olarak.! (CHS)

*Hırs ile hırsız birbirini tamamlar.! Bu dünyâ için fazla hırslanma.! (CHS)

*

*O’na yaklaşmak istiyorsan, dost olman lâzım.! Ayni dilden konuşursan dost olursun, öyleyse ilminden anlaman gerekir.!

İlmen yakın olmakla işe başla, ilersini liyakatına göre O tayin eder.! (CHS)

*Tasavvuf, mutasavvıfların yemeğidir.! Herkes bu yemeği yiyemez acı gelir.!

Çileyle beraber sunulur, sakisi özeldir ; çünkü rızkları dağıtan Hak’tır. Herkese ayrı ayrı verir. (CHS)

*Sessizlikten gürültü doğar.! Ecel de öyle sessiz yaklaşır ama kıyâmeti koparır.! (CHS)

*Ölüm denen karanlık kimi insânların yüzünü ağartır.

O gün kimi yüzler kararır, kimi cemâller parlar âyeti boşa inmedi. (CHS)

*Gerçeği perdesiz olarak görmek istiyorsan, ölmeden ölmek lâzım. (CHS)

*Ölüm kimine göre ; O güzelin yüzündeki örtüyü kaldırmak.! Kimine göre de gerçekten ölmek. (CHS)

*Âlemin bütün sırlarını bilsen ne olur ? sen kendi sırrını bilince onları asıl o zaman bileceksin. (CHS)

*Her insân ney gibidir.! Çalanlar farklı.! Çıkan sesler de. (CHS)

*

*Neyden sesleneni duyuyorsun.! Bir de görsen. (CHS)

*Ölüm denizinde yıkanan, dünyâ kirinden arınır. (CHS)

*Nefis kuyusunun dibi cehenneme çıkar sakın düşme. (CHS)

*Yeryüzünün mülkü mü’minlere kalacağı âyetine göre maddenin hükmü biteceğe benziyor.

Materyalistler yandı.! (CHS)

*Kendini dünyâya fazla kaptırma, sonunda toprakla nikâhın var unutma.! (CHS)

*Gönül her dem kendince saz çalıp, söz söylüyor.! Ona niye katıl mıyorsun ? (CHS) 

*Anlam denizinde anlamsızlık boğulur.! Mânâ denizinde can ver ki bir mânâ ifade edebilesin.! (CHS)

*Öz’ünle iyi dost ol ki ; nefsin ondan : Ahlâk, ilim, irfan, iman talim edip kendini kurtarsın.!

O yüce Resûl “Ben nefsimi ıslah ettim” demedi mi ?  (CHS)

*

*Çamur gibi ayaklar altında olma, ekmek gibi yücel baş üstüne.! (CHS)

*Gönül yoluna giriş, pınar gibi küçük doğuşla başlar.! Her ilerleyen kıvrımda büyür, ortalarda çağlar, 

sonunda denize kavuşup onda yok olursun.! (CHS)

*Arasıra başını kaldır yukarı göklere bak.! Yalnız olmadığını göreceksin, hareketlerine dikkat et.! (CHS)

*Süs olacağına, saz ol ki hiç olmazsa ses çıksın.! (CHS)

*Kendini kâlb kabıyla taşı, hiçbirşey sana zarar veremez ; çünkü onu idâre eden vicdândır.!

Sana her nefes “” diye seslenerek görünür.!(CHS)

*Hayât fırsat yoludur, bir mânâ kazanmak için.! Sen bu demi yüzünü maddeye dönerek kaybetme.! (CHS)

*Nimetleri yerken ; şükret, hamdüsena’larda bulun, salâvat getir.!

Bunlara sakın gülme, zîrâ onlar sende can olurken ; kendi canlarını vermişlerdir.!

Kim olduğunu iyi düşün ?! (CHS)

*Kâlb aynası parlamak için ihtimam ister.! (CHS)

*

*Su dalgalıysa yüzünü sana göstermez.! Senin içinde böyleyse kâlb aynası seni sana göstermez.! (CHS)

*En büyük hırsız, zamanını boş şeylerle çalıp seni oyalayan gaflettir.! 

Nefsine hiç güvenme, onu hep dikkatlice gözle.! (CHS)

**Materyalistleri bırak, istedikleri gibi konuşsunlar.! Tanrı da öyle yapmıyor mu ?

En büyük darbeyi o naçiz ve fâni bedenlerinin yok oluşunu ; inkâr ettikleri iç boyuttan gördükleri zaman yiyecekler. (CHS)

**Bu âlemde kendin için hiç bir şey isteme, hep başkaları için niyazda bulun. 

En yüceye giden yolun kapısına bu şekilde varabilirsin ancak.! 

Benden geç, Biz ol.! Bizden geç, O ol. (CHS)

*Mânâ âlemi özünün elinde bir ney gibidir. 

Kâlbinde saklı vicdânını dinlersen ondan çıkan sesleri duyabilirsin. (CHS)

*Ömür de bir şarkı gibi.! Her insân kendi şarkısını söyler.! Usûl bilenler de makamınca. (CHS)

*Dünyâ yolunda tökezlersen bunu kendinden bil, 

padişah fermanını ileten kaza ve kader elçisine zeval olmaz.! (CHS)

*

*Kalem, iyiyi de, kötüyü de yazdığına göre ; yapılana göre yazıyor olmalı.! (CHS)

*Can kuşu uçtu mu konduğu yer ahiret tüneğidir.! Aman ayağın kaymasın.! (CHS)

*Bize göre ; Tanrı’ya giden en kestirme yol, “Tarikat-ı Vicdân”dır.! 

Tek kişilik bir yol olup, arada ruhban denen sahtekâr şeytanlar yoktur.! 

O Sultanla her an ve ayrılmaksızın hep baş başasındır. (CHS) 

*Vicdânım dediğin zaman, elin kâlbine gider. Elin yanmıyorsa, içinde bir sızı yoksa, ne mutlu sana.

Buradaki tekâmül yolunda her an bu “ALLAH’ın ipi”ni tutarak ilerle.

Ondan başka yüce mürşît yaratılmadı. (CHS)

*Eskiden insânlar ilim kokuyorlardı.! Kitaplarda onların ilimlerini yazdıkları mürekkep.!

Şimdi o kitaplar ilim kokuyor, insânlar da mürekkep.! (CHS)

*Hakîkat yolunda tartışılacak hiçbir şey yok.! Herşey gerçek ve görünür hâldedir.!

Sen nasıl kabûl edersen, niyetine göre verilir.! (CHS)

*

*Gel vazgeç şu nefsin sevdasından.! 

Hüsranla bitmesin ömrün, özüne sevdalan da yıldızlar gibi yükseklerde parla.! (CHS)

*Kendi üzerinde iyi çalış.! Eksik, gedik taraflarını tamir et sağlamlaş.!

Gaflet rüzgârları seni eleğe çevirip her yanından esmesin.! (CHS)

*Aldığın nefesin kıymetini bil tövbede bulun, uyan, iyi düşün.! 

Öteki nefesi almadan göç yoluna düşmüş olabilirsin.! (CHS)

*Bu dünyâda gafillerin biçtiği normda insân olacağıma, Tanrı’nın indinde Kıtmir olmam evlâdır.! (CHS)

*Hakîki düşünür, mânâ âleminin derinliklerine düşmüştür.! İnsânlara hizmet için.! (CHS)

*Padişah fermanına mühür basar.! Sen de Tanrı’nın fermanısın, O’nun mührünü bu dem kendinde ara.! (CHS)

*Küpünü parayla değil ; gerçeklerin ilmiyle doldur.! Tanrı ilmi her yerde geçer, bütün kapıları açar.! (CHS)       

*İmanın tamsa, ilim ve ölüm denizinde boğulmaktan korkma, mutluluk duy.!

Sözde imanın yalnız cennet içinse sakın yaklaşma, uzak dur.!

Hakîkat yolunda haram lokma yedirmezler.!

İblis'e ne için izin verildi unutma..!(CHS)

*Erenler Tanrı ilmini öğretirler, diğer zahir ilimler onların içinde erimiş, özümlenmiştir.!

Gerçekler Tanrı ilminde saklıdır, erenlerden başkasına yüz göstermezler.! (CHS)

*

*Hocanı iyi seç, Tanrı ilmi varken irin yiyip kurtlaşma.! (CHS)

*Herşeyin “” ve “dış” diye iki yüzü olduğuna göre, sen kendinin içyüzünü merak etmiyor musun ? (CHS)

*Güzeller güzeli “Yusuf”un yüzünü görmek için bunca gâye.! Sevgili, kılık değiştirmiş, her sefer olduğu gibi.!

Arz’da göründü yüce erden. (CHS)

*Sırr denizine dalmadan birşey göremezsin.! Dalgıç daldığında görür, çıktığında hatırlar bilir.! (CHS)

*Tanrı gençleri sever.! Onlardan özlerini bulmasını ister.! O’na tazeyken teslim ol da, kıymetin eşsiz 

ve bu yolda gazan mübarek olsun.! (CHS)

*Rûh’unun yücelmeye ihtiyacı yok.! “O” zaten yüce yerde.!

Sen kendini “O”na varmak için yüceltmeye çalış.! (CHS)

*

*Kendini “Rûh”undan başkasına sakın teslim etme.! 

Kapında çok kişi yatıyor seni teslim alsın diye, kanma.! (CHS)

*ALLAH’ım senin herşeye gücün yeter”,

Bizleri, bizlerden önce geçmiş kavimler gibi, 

dört kuvvetinle helâk eyleyip ; bizden sonra geleceklere bizleri bu şekilde helâk olmuşlardan misâl eyleme  

diye ömrünce niyazda bulun.! (CHS)

*Ey gönül sen ona giden ana yolsun.! O hikmetin tecellisine sen mazharsın.! Sen bana anlatmazsan, benim gibi bir fakîrin nereden haberi olacak, “O” olan senden.! (CHS)

*Ey gönlümün dermânı özüm, bana güzel şeyler söyle ; o ışığı yansıt ki karanlığım aydınlasın, güne dönsün.! Karanlık yolu ve yolcusunu ancak sen aydınlatırsın, sen bağışlarsın.! Her demin sultanından senin haberin var, “O”nun asıl yüzüzü sen görmede, sen bilmedesin.! Bizleri de o kapıya yaklaştır.!

Sana “Yakın” olanlardan eyle. (CHS)

*Kendinden geçen, kendindekine geçer. (CHS)

*

*

                Değerli okurlarımız, merhaba ;

                Bu eser de sağlam bir alt yapı oluşturmak için okunması gerekli olan en temel eserlerden biridir. Ölümsüz bir dünyâ klasiği olan bu eseri mutlaka okuyunuz ve lütfen bu işle ilgilenen başka dostlarınıza da tavsiye ediniz. Bu eseri okuyanlar yorumlarını kendi içyüzlerinde geliştirerek zamanla farklı keşifler yaparak daha derin sırlara vakıf olacaklardır.           

                Değerli dostlar unutmayalım ki bizler fikirlerimizle yaşıyoruz, onlara kıymet verip aralarından yüksek duygularla kendini belli edenlerini çiçek bahçesinden toplanan nadide çiçekler gibi gönül vazomuza hiçbir zaman solmamak üzere yerleştirelim. Bu hakîkat eserlerinden haberdar olmayanlara okumalarını tavsiye ederek insânlığa uyanışlarında yardımcı olalım, hizmet edelim.

                Bu eserler Milli Eğitim Kitapevlerinde satılmaktaydı ama ne yazık ki basımlarının durduğu söyleniyor! Almak isteyenlerin yine de sormalarında fayda vardır. Eski 2.el kitap satan yerlerde de bulunabilir. Kitapçılardan ısrarla sorunuz belki yeni özel basımı da olabilir. Bu eseri özdeyiş olarak uzun seneler önce yorumlamıştık. Şimdi vakti geldiğinden sizlere hizmet ve uyanış yapmanız için takdim edip, özünüzden yüksek feyizler diliyoruz.

*

Sevgi ve selâmlarla;

© C. Hürmen S. / 06.06.2004

Ondokuz...

*

Yukarıda yazılanlar :

"MAARİF" - 1949 İstanbul

M.E.B. Çev.: Meliha TARIKÂHYA nüshasından yorumlanmıştır . Site kaynak gösterilmek şartıyla alıntı yapılabilir.  

*

Maârif (a.i. ma'rifet'in c.): 1.martifetler, bilimler. 2.bilgi, kültür. 3.Millî Eğitim Bakanlığı; maârif müdürlüğü.

4.Sultan Veled'in 1284-1296 yılları arasında hazırladığı tasavvufla ilgili 56 bölümden ibâret eseri.

(Osmalıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat / F.Devellioğlu)

 

 

 

Copyright©2000.www.ondokuz.gen.tr

Copyright©2001.www.ondokuzbiz.com

Copyright©2001.www.19muhammedali.com