“İKİ
AŞK HİKÂYESİ ”
I
MERYEM ile GENÇ
İncil, Îsâ ve Meryem için bir yalan düzdü !
Şöyle
bir tezgâh kurup halkın kanını süzdü
:
‘Tevrât der
: ‘“Doğurdu bir
‘Almeh’ İmmanuel’i
!”’
Bunu ‘Meryem’
Zîrâ
‘Almeh’
‘bâkire’
İmmanuel
ALLAH’ın oğlu ! Ona
‘Îsâ’
de !’
Şimdi,
‘ALLAH üç’
diyen bu üç kağıtçıyı siz,
Uluğ’dan öğreniniz ! O
konuşmaz
belgesiz
!
İmmanuel,
peygamber İşaya’nın evlâdı,
‘ALLAH
bizimle’ demek, anlamındadır adı
!
Annesi
‘Almeh’ ; yani çocuksuz
iken daha,
Evlât müjdesi alıp şükretmişti
ALLAH’a !
Arapçada
‘Betûl’dur, almeh !
Böyle
kadın az !
Çocuk
yapmak dışında kocasına yaklaşmaz !
İncil’de Meryem’e der Cibril
‘“Ey seçkin kadın
!
Müjde ! Mesîh annesi olacak senin adın
!”’
‘Ey seçkin kız’
demiyor Meryem’e melek ! Niçin ?
Bekâret zarla değil, ârla olduğu için !
Hicâb utanma demek ! Asıl anlamı
‘Perde
!’
Yırtılmadan kalmalı, hem dişide
!
Hem erde
!
Kur’an
diyor :‘“Meryem’e RAHMÂN bir RÛH gönderdi
!
Ve
bu RÛH, her organı yerli yerinde erdi !”’
Meryem yıkanıyordu bu genç
geldiği zaman !
Karşısında bir erkek görünce dedi
‘“Aman
!”’
‘“Bana dokunma ! Zîrâ adandım ben RAHMÂN’a !
Hiç
kimse el sürmeden temiz geldim bu ana !”’
Genç dedi :
‘“Ben RAHMÂN’dan gelen bir görevliyim !
Ben Rûhum ! Zina yapmam ! Özüm
ile evliyim !
Rûh HAK emridir ! Emre teslim olmaktır İslâm !
HAKK’a teslim olana, HAK eder ancak selâm !”’
Meryem dedi : ‘“Razıyım,
olayım Rûha ana
!”’
‘“Nakletti emâneti Cibril cinsel
organa !”’ ”’
Ve
‘“Meryem sancılarla doğurdu evlâdını
!”’
ÎSÂ
MESÎH yani
rûh
koydu onun adını !
‘“Rûh”’tur yer ve göklere ağır
gelen emânet !
Âdem onu üstlenir ! Şeytan eder ihânet !
II
GÜNEBAKAN ile GÜNEŞ
Kilise
ressamına sipariş verip peder,
‘Meryem’e çiçek veren Cebrâil’i çizin’
der !
Bir düşünse ki çiçek ‘cinsel organa’ remiz !
Arı vasıtasıyla gebe kalır tertemiz !
Bu
yüzden ‘“Vahiy
verdik arıya”’ diyor âyet !
Bal
aldığı çanağa nazik çıkar o gâyet !
Rûh, ‘Rih
! Rih,
rüzgâr !’ Demek
; taşır polen tozları !
Çiçeğin çanağına onları koyar arı !
Orgazm
olmaz ! Âdet yok ! Teni kokar mis gibi !
Pis havayı temizler ! Zîrâ iffet sâhibi !
‘“Cennet”’
gibi,
altından içer
tertemiz suyu !
Arzın merkezindedir Rûhu ! Vardır sağduyu !
Yeşerip
çiçek açar bahar gelince ! Niçin ?
Velinimeti HIZIR İLYAS olduğu için !
Çiçeklerden en güzel, ‘gül !’ Ama
en ilginci ,
‘Günebakandır !’ Zîrâ
var ‘“HANÎF DÎN”’
bilinci
:!
Üreme organını göstermez nâmahreme !
Yalnız
nûr girebilir
!
Bu mukaddes hareme !
Bulanmamıştır asla şehvet
denilen kire !
‘“Meryem gibi ırzını korur
!”’
Gerçek
bâkire !
Çanak
yapraklarını açar doğarken güneş !
Cuma
namazı vakti gerdeğe
giren bir eş !
‘“Gözünü,
Hûri gibi, kocasından ayırmaz
!”’
Ona döner yüzü hep ! ‘“Kılar
dosdoğru namazı
!”’
Şems nerde
!
Yüzü orda ! Tam Mevlevî dedesi !
İçinden gelir şemsi tutup secde edesi !
Çanağını dönerken sessizce
yapar zikir !
Dönüşün çıkardığı sesi eylesen fikir
!
Çanağına
boşalan nûr, yağ olur özünde !
Işık
olur yanan yağ, her kandilin gözünde !
Günebakan, Kur’anda ‘“Kutsal
zeytin ağacı
!”’
Kendi Rûhundan gebe kalamamak ne acı !
Güneş
batınca, çanak yapraklarını örter !
‘Tesettür’e
ihânet, ona ölümden beter !
‘“Örtüsüne bürünen”’
olur
! MUHAMMED gibi !
Zîrâ ‘“Yer ve göklerin nûru”’ onun sâhibi !
Geceleyin
varsa da gökte Ay’ın ışığı !
Nûru ancak aslından alır ! HAKK’ın âşığı !
Tam teheccüd namazı : ! Ayakta
bütün gece !
Tespih çeker zevcinin ismini ! Hece hece !
İftarsız
oruç tutar ! Tazeleyerek niyet !
Ağlar
onun hâline Romeo ile Jülyet !
Gözünü kırpmaz ! Sabâh ezânında hep aklı !
Gaflet uykusu ölüm’
der müezzin
! Çok haklı !
Nihâyet şems doğup der :
‘Bükme
artık boynunu !
Seni özledim
! Senden daha çok aç
! Koynunu !’
Güneş ve Günebakan ile o
genç ve Meryem,
ÂLÎ
ile FÂTMA’dır
!Sana bir sır söyleyem !
*
M.H.ULUĞ
KZILKEÇİLİ
ANKARA – 1998
Copyright
© 2000 www.ondokuz.gen.tr
Copyright © 2001 www.ondokuzbiz.com
Copyright © 2001 www.19muhammedali.com