“K
A D Î R G E C E S İ”
‘“Yalnız karanlık vardı”’
diyor Tevrât, evvelâ !
‘“Sonra ‘OL’ emri ile Nûr çıkıp”’ verdi cilâ !
Karanlık
‘“Ol
emriyle”’ çıkmadı ! Hep mevcûddu
!
Nûr gibi hareketli değil, sâbit vücûddu !
‘HAK,
karanlık ışıkta saklı olan hazine !’
Bilinmek
için ister başka
vücûda ine !
Ama olamadığından kendinden başka
vücûd !
Perde olur kendini açıkladığı mevcûd !
Atmosfer aydınlıktır ! Zîrâ orda madde var !
ZÂT ile arasında var ışık denen duvar !
Stratosferde madde
hiç yoktur !
Her yer siyah !
Bu karanlık siyah nûr
! İçinde
saklı ilâh !
ZÂT nûrudur bu ! Kâlble bakmayanı kör eder
!
HAK kadîr günü değil
de,‘“Kadîr
gecesi”’ der !
Celâl radyasyonudur ! Azamette birinci !
Kur’an da ki övgüsü ‘“Yıldıza
benzer inci !”’
Bu nûrdur Kâbe de ki ‘Kara
taş’ bilmecesi
!
‘“Bin
aya değişilmez”’ Hûrinin
bir gecesi !
Çünkü ‘“Hûrinin gözü hem simsiyah
! Hem iri
!”’
‘“Gözünü
ayıramaz baktığı zaman biri
!”’
Buna ‘“Gözü kaymadan MUHAMMED bakabildi !”’
AHMED M artı Ehad imiş, orada bildi !
Hazret-i
RESÛL
“Namaz gözümün nûrudur”,der
!
‘MUHAMMED İBN
ABDULLAH’ ve ‘“ENNÛR”’ aynı eder
!
Bir de esîr ışık var ! Onu madde neşreder !
Kur’an buna :‘“Kuyuya hapsedilmiş YUSUF”’ der !
Kapkaranlık taş fırın ısınsa akkor çıkar !
Bir ışık yuttuğunu bu kâfir etmez inkâr !
Bu fırındır sendeki ‘“Emredici nefis”’ bil !
Mâsûm olan Hâbil’i şehit etmiştir Kabîl !
Cehennemin dibine düşmüş olan
bu garip !
Kurtulur ancak tutar ise sâhibinden ip !
Zîrâ kâlbde bulunur soyunduğu bütünü !
Biter ‘“İncir yapraklı çıplağın”’
kötü ünü !
Parçasıyla birleşip ‘“Olurlar
Nûr üstü nûr !”’
Âdem ve Havvâ tekrâr ilk Cennetine konur !
O zaman anlarlar ki cennet , ‘Örtülü’ demek !
Ve bu örtüyü açmak imiş en kutsal emek !
Eşinden ayrı düşmek rahmet
dolu ârıza !
Tam pişmemiş hamura fırıncı
vermez rızâ !
Kadîr gecesi kâlbin ALLAH özlemi diner !
İsimler ‘“Birer
melek”’, HAK ‘“RÛH”’ olarak iner
!
AHMED ‘Öven’, MUHAMMED ise ‘Övülen’ demek !
Bu ‘“MAHMUD
makamına”’
çıkmaya sarf et emek !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ