**
Aptes
bozmaya dağ da devesinden inmişti ;
Peygamberin
haberi yoktu ! Bu yanlış işti !
Bu arada yürüyüp kervân hayli
yol aldı ;
Ayşe deveci ile bir gece yalnız kaldı
!
Ertesi
gün evine gelince dağdan Ayşe ,
Çok çirkin dedikodu üretildi bu işe !
RESÛL dedi
:“Babana git
!”,“Bekle Cebrâil’i
!”
Ayşe dedi:
‘ÂLÎ’ye sor ! Mâdem ki o VELÎ
!’
ÂLÎ dedi
: ‘RABB’imiz etmişken zinâyı men,
Suç
olsa, gönderirdi O Cebrâil’i hemen !’
Ancak,
‘Size söyleyip almadığından izin,
Boşamaya hakkınız yine de vardır sizin
!’
RESÛL gönderdi onu babasının evine !
Âyet gelince döndü o sevine sevine !
ÂLÎ’ye can düşmanı olarak bağladı kin !
Ve RESÛL hastalandı... Henüz sağ
idi lâkin !
Yine ondan izinsiz babasını yolladı !
Namaz
kıldırmak için
!
Ki halef olsun adı !
Halîfe seçilince babası, HADÎS
düzdü
!
RESÛL’den miras olmaz imiş ! FATMA’yı üzdü !
SELMAN
dedi : ‘Ganimet verdi, duydum AHMED’i !’
Bekir :‘EHLİBEYT’tensin sen’ deyip dinlemedi !
‘Tabutumu
tutmasın Ömer,Osman ve Bekir !’
Dedi :
ÂLÎ’ye
FÂTMA
,‘Var
ellerinde
çok kir !’
Dertle göçtü ! Ayşe de hiç vicdân azabı yok !
Dedi adamlarına
‘Atın
tabutuna
ok !’
Kızını gömdürmedi babasının yanına !
Tabutunda bir daha hıçkırdı FATMA ana !
‘Osman’ın katilinin Muaviyedir adı
!’
Demişken
;
seçilince
ÂLÎ, onu suçladı
!
Dedi :
‘Keşke
ölüp de görmeseydim bu günü !’
‘Âh
bir duysam onun da ben öldürüldüğünü !’
ÂLÎ yapmadı vâli Talha ile Zübeyr’i !
Ayşe’yle birleştiler ! İşin değişti seyri
!
Artık vâlilik değil, halîfelikti
gaye !
Post için dosta kıymak kadar yok
şey pespaye !
Güyâ her ikisine cennet müjdelenmişti
,
ALLAH hâşâ yanılmaz ! Bu HADÎS düzme işti !
Yalnız RESÛL demişti Zübeyr’e :“Zâlimce sen,
ÂLÎ’ye savaş ilân edeceksin ! Bir bilsen !
Ama yine de senin kim
keserse başını ,
Pişirir o cehennem ateşinde aşını
!”
Topladılar bir ordu ! Ne utanmak var ! Ne âr !
Ayşe bu kez, indiği deveye bindi
tekrâr !
ÂLÎ dedi : ‘Talha ve Zübeyr’e atmayın ok !
Şimdiye dek, İslâm’a çünkü hizmetleri çok
!’
Kesti yolu köpekler ! Deme bu
itin huyu !
Ayşe dedi
:‘Olmasın bu yer o Hev’ab suyu
!’
Zîrâ demişti RESÛL : “Köpekler eder akın !
Hev’ab suyudur adı ! Sen ordan geçme sakın
!”
‘Bu yer orası değil’
diye edildi
yemin !
Ayşe
sâkinleşerek, durumdan oldu
emin
!
İlk yalancı şâhitlik İslâm’da budur işte
!
Yemin ÖZ ! Ne al ! Ne sat ! Asla alışverişte !
Oğluna dedi Talha :
‘ÂLÎ’nin
safından çık !’
Cevap verdi :
‘Tövbe et de
! Alnın
olsun açık !’
Talha, ÂLÎ’ye ricâ etti ; ÂLÎ kırmadı !
‘Babana git evlâdım’
dedi
!‘Baba, HAK adı
!’
Oğlu
gidip çıkardı zırhı
! Attı kalkanı !
Ve başsız vücûdundan fışkırdı şehit kanı
!
Yaş aktı gözlerinden
ÂLÎ’nin yavaş yavaş !
Devenin çevresinde başladı müthiş savaş !
Kesilince
devenin kılıçla dört ayağı,
Nârasından
çözüldü küfrün dizinin bağı !
ÂLÎ harbi kazanıp Ayşe’yi aldı esir !
On üç bin şehit vardı
! Oldu çok
müteessir !
Talha
ölmüş
! Zübeyr’in kafası kesilmişti
!
‘“HANÎF DÎN”’i açacak mührü fitne silmişti
!
‘Beni affet kazandın’ dedi, Ayşe ! ‘Âferin !’
ÂLÎ dedi :‘Affetmek
zekâtıdır
zaferin !’
“Sana
kendi hakkımı
affediyorum Ana !
Şehitlerse,
kul
hakkı
!”
‘Ben karışamam ona
!’
‘“Bir
mâsûm
öldüreni,
bilirsin
HAK, herkesi
;
Aynen
öldürmüş
gibi
yargılar
!”’
‘HAK
ilkesi
!’
‘RESÛL
eşi olarak güvenme
şefâata !’
Kızına
bile dedi : “İltimas
ummak
hatâ
!”
RESÛL eşi hakkında hem var özel bir âyet :
‘“İki kat ceza alır ! Suçlu ise o şayet !”’
‘Dön
evine
! Bir
daha
çıkma
benden
izinsiz
!’
Birden
sapsarı oldu, pembe yanaklı yüzü !
Anlamıştı ne demek idi ; ÂLÎ’nin sözü !
‘“RESÛL’ün zevceleri anneniz”’ diyor âyet !
Ancak,
boşama
hakkı
saklı
!
Bu
mühim
gayet
!
Her insânın bile bak öz
annesiyken Havvâ ,
Hevesine uyunca, HAK kovdu ! Aldı hava !
Bu savaşa târihte denir ‘Deve
savaşı
!’
Deve kendi
vücûdun ! Bul bineni ! Ol aşı !
Bir deve var ! İçimden gelir her an sevesi
!
Ayşe’nin ki değil de
o, ‘“SÂLİH’in devesi !”’
* * **
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 21.03.1997
Copyright © 2000
www.ondokuz.gen.tr
Copyright © 2001 www.ondokuzbiz.com
Copyright © 2001 www.19muhammedali.com