“D E V”
*
Biz ezelden ebede ALLAH’ın kuşağıyız !
Rûhumuz yukarıda, kendimiz aşağdayız !
RAHMÂN
emrinde yedi saf hâlinde gezeriz !
Arzda çıkan Deccalı, Arz deviyle ezeriz !
Deccal’ın tek gözü var ! Gördüğü sadece Arz !
Devin
üçüncü gözü Gayb’ı görmek için farz !
‘“ALLAH
her
bir ismini
rûhla
nakletti
mâdem
!”’
‘“Gayb’ı ALLAH bilir”’ de bilmez olur mu Âdem !
O devin her devirde saklı kalır künyesi !
Onu
açıklar ancak ‘“Son gün”’Arz’ın bünyesi !
‘“Kıyâmet günü”’
saklı ! Biliyor musun niye ?
Çünkü
bu işlem olur Dünyâda her saniye !
Yâni ‘“Son gün”’ denen şey, senin Arzdaki sonun !
Arz, ise bu Arz değil ! Adı vücûddur onun !
Sâf ateşten canınla toprak tene büründün !
Rûhla
RAHMÂN, ateşle İblîs gibi göründün !
‘“Ayaklar
soğudukça
bir
dev ayağa
kalkar !”’
Rûha yakın can tasdik, uzak can eder inkâr !
‘“Secde
edebilirse”’ olur Devin tayfası
!
Edemezse‘“Kitab”’dan koparılır sayfası !
Rûhsuz
çıkan can hayvân şeklindedir, tapamaz !
Sezmeliydi
komşuyken RABB’ine, nedir namaz !
Bu deccalı
Dev değil ! Pis içyüzü yargılar
!
‘“Ateşte
soyuldukça hayvan cildi sargılar
!”’
‘“Yüzüstü
sürüklenir ateşe hor ve hakîr !”’
‘“Alnındaki
saçından çekilir o
!”’ Ne tahkir !
En son,
Ay’ın karanlık yüzüne dek sürünür !
Nihâyet ‘“İnsân cini”’ sûretine bürünür !
Bineksiz kalan özü bulur başka bir kalıp !
‘“Dumansız
bir ateşten”’ tekrâr sâf bir
can alıp !
Can vicdânın
sesine uymuşsa zaman zaman !
Sola âittir ! Önce verilmez ona aman !
‘“Cehenneme girmeyen olmayacak”’der âyet !
Yâni helâlleşmeye ilk edilir riâyet !
‘Yedi
Gezegen’ geçer
!
Hep değişe değişe
!
İnerken
aldığını verir ! Şaşar bu işe !
‘Yedi Gezegendir’ bil Cehennemin kapısı !
‘“Sol”’ tarafa dönmektir bak onların yapısı !
Çıktığında
burçlara
!
Gelir can ilk hâline !
DEV
ile sözleştiği o‘“Cennet”’
mahalline !
‘“Sağ”’a aittir artık ! Burçlar döner ‘“Sağ”’ yöne !
Yeniden
Arza iner
!
Geçmek için en öne !
Zîrâ ‘“En öne geçen”’,olur
‘“ALLAH’ın dostu !”’
DEV olup, merkezine Arzın serer o, postu !
O DEV, senin ‘“Fıtratın !”’ O kalıptan dokunduk !
Sana Rûh üfleyince, Âdem diye okunduk !
‘“Rûh üflemek”’, toprağa tohumu serpmek demek !
Çalış onu ağaç yap !
‘“Emeksiz yoktur yemek
!”’
Rûh üflendikten sonra, bak Âdem aldatıldı !
Tohum henüz filizken bahçesinden
atıldı !
Sen rahimde su iken, ‘“Yüzen Arş”’ şekil verdi !
Kendine
benzer çizdi bu kalem ! Aklın erdi !
Anladın ‘“Suda yüzen Arş”’ DEV imiş ! Yâni RAB !
Rûhtan
aşılanmayan tohum olurmuş harab !
Ama her bir
meleken uyanırsa ölmeden !
Son nefesi verince, senden çıkar halk eden !
Devden hiç farkın kalmaz ! Biter kendin ile harb !
Kâbe’ye giren için, olmaz ne şark ne de garb !
‘“Şark
ve garbı olmayan merkez ağaç”’ olursun !
Oksijen tüpün çıkar ! ‘“SEKÎNE”’yle
solursun !
Hint
tanrıları ‘DEVA’ ile
ayni kökten ‘DEV
!’
Otuz
üç bin Deva var ! Yâni ‘Omurilik’
DEV
!
Devlerin
devi, ayna ALLAH’ın ZÂT ismine !
Onu
görmek istersen, bak
kalbdeki
resmine
!
*
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
İZMİR – 16.10.1998
*
(x) Kur’an, 68.sûre, âyet : 42 ‘“İncik kemiğinden çıktığında”’
*
İsimlerin
Ebced
ilmine göre sayısal açılımları
:
202 = ‘“RAB”’ ismine denk gelir.
92 = MUHAMMED + 110 = ÂLÎ'nin isimleri toplamı da = 202 = RAB ismine denk gelir.
*
Copyright © 2000-2003
www.ondokuz.gen.tr
Copyright © 2001-2003 www.ondokuzbiz.com
Copyright © 2001-2003 www.19muhammedali.com