‘“KÂLB
!”’ ve ‘“FUAD
!”’
İŞLEMLERİ
!
Kâlbimin
damarını balonla açtın diye,
Sana
cirit oyunlu tablo ettim hediye !
Hayât gözden düşmemek ! Bir tür cirit oyunu !
‘Refref’
denen bir ata binen ! Aşar boyunu !
Kâlbi
balonla açmak ! Elbet büyük beceri !
Ama
onu Fuad’a açandır ! Tanrı eri !
‘“Fuad”’
adını alır kâlbde bir ‘siyah
nokta !’
İnsânın ilk hücresi
! Kendi, ‘var
olan yok’ta
!
MUHAMMED o noktadan
mîrâçta HAKK’a baktı !
‘“İki kaş arasından”’ RABB’i kâlbine aktı !
Sen kâlbi biliyorsun ! Ben ise esrârını !
Dışarda
bir sıvıda kâlb bir süre atmakta !
Bunda,
bağımsızlığın bir kanıtı yatmakta !
Hâlbuki, kâlb ‘“RAHMÂN’ın
Arşıdır !”’ Her HAK dînde !
Bilenler,
‘kâlb
tik taklı robot saattir’
demez !
Çünkü
saat kendini kurup ayar edemez !
Kimi demiş Cebrâil ! Kimi Rûh ! Kimi Mead !
*
MÎRÂÇ AMELİYATI !
*
Kâlbini
sanma sakın ! Kan dolu kaslı bir et !
Kâlb
inkılâp kökünden ! Onu Fuad’a kalbet
!
‘“Göğsünü yardık”’
der HAK ! Bu ameliyat gerek !
AHMED
kervâncı idi ! Olmadan önce RESÛL !
Bir
mağaraya girip ! Doğurdu usul usul !
Öteki adı ‘“FUAD !”’
Ömrünce onu ara !
Işık
bedeni ile çıkıp sonsuz uzaya,
‘“Gizli”’denen
âlemi ! İzledi doya doya !
ALLAH’ın yanındaki kendi aslını gördü !
RAHMÂN’ın kelâmıyla ! ‘Kelâm-ı
Kadim’
ördü !
Cenneti
! Cehennemi ! Görünce ! Aklı durdu !
Rûhu
tekrâr bedene dönünce ! Kâlbi vurdu !
‘“AHMED miraçta RABB’i, Fuad
ile seyretti !”’
Çünkü kâlb fotokopi ! ‘“Fuad”’
asıl sûretti !
Görüntünün
dirisi, değil T.V. tüpünde !
ÂLÎ
Baba olur mu ? Kırk harâmî küpünde !
Her kim ki ölesiye olursa rûhuna aç !
*
ÜÇ ve DÖRT !
Ses
yedi ! Deri yedi ! Kâlb de tam yedi oda !
Dördü
kendine âit ! Gizli üçü Fuad’a !
Ateş ! Hava ! Su ! Toprak ! Kâlbe âit dört unsur !
Yogi,
kâlbi durdurup ! Yer altında yatmakta !
O sırada sâdece Fuad nabzı atmakta !
Eren,
aday kâlbini, üç gün durdurabilir !
Fuad
ile, yeniden onu vurdurabilir !
Kâbus sınavlarıyla, can, cinlerle atar tur !
Uyanınca
bağlansın diye üçüz özüne ,
Eren
durdurur kalbi ! Işık verip gözüne !
Üç gün sonra kâlb vurup ! İki cinsli uyanır !
‘“Âdem”’
olarak doğup ! HAK rengine boyanır !
İç
yüzünde olmuştur artık ! Erkek ve dişi !
Cinsel
değerlendirme ! Sakın bu rûhsal işi !
Pozitif ve Negatif ! Müthiş elektrik bu !
Hem
var ! Hem yok edecek ! Şu ‘“ON
DOKUZ”’
gurubu !
Çift
kutuplu dinamo o ! ERRAHMÂNİRRAHÎM !
‘“Ateşin
yakmadığı !”’
Ateş üstü İbrâhim !
*
SÜRÇEN İKİLİ !
*
‘“Bir
tek özden
yarattım
erkek ve dişi !”’
Der HAK !
Havvâ,
Âdemde iken ! Ona edildi secde !
‘“Kâlbe
Rûh üflenince !”’
Melekler geldi vecde !
‘“Direnince
bu nûra dumansız alev İblîs !”’
Âdem’den
Havvâ çıkıp ! Ayrılınca çift kutup !
‘“Yakınlaştı
Âdem’e İblîs ! Havvâ’yı tutup !”’
İki
kutbun kararmış olan iki alt yanı,
Oluşturdu
‘erkek
ve kadın’
denilen canı !
Şeffaf
Arz katılaşıp ! Dönüştü bu Dünyâya !
İblîs
hemen canları hapsetti kan ve ete !
Her
hücreye yerleşti ! Cinleri denen çete !
*
KURTARAN İKİZ !
*
Kararmayan çift kutub, suçsuzken indi ! Niçin ?
Düşen
cana Rûh olup ! Onu kurtarmak için !
Böylece,
‘“ÎSÂ
MESÎH
kendini
haça gerdi !”’
Onu
haçtan indiren her can ! Özüne erdi !
Yuvarlak
Arzda baksan nerden ! Hep yukarda Ay !
Şeffaf
şey yoğunlaşsa ! İnmek ve düşmek denir !
Bu
ise, rûhumuzu görmemekle ödenir !
Çünkü
rûh madde değil ! Asla yoğunlaşamaz !
Madde
rûha yaklaşır ! Ama sınır aşamaz !
Yâni
rûhumuz yine ! Şeffaf Arz küresinde !
Can,
‘Arz’ın
yoğunlaşmış kısmı’
denen bu inde !
Her
can kendi rûhuna yaklaşabildiği an ,
Görecek
bu son günü ! Ancak çift cinsli olan !
Cana
denecek ‘“Hûri
!”’ Rûha
denecek ‘“Oğlan
!”’
BEŞİK
BEBEĞİ !
Kâlbi durdurmak gizli bir yer ister elbette !
Ehrâmda
yapılırdı önce ! Şimdi Tibet’te !
AHMED
der :“İlmî ara
!” “O
olsa bile Çinde !”
Bu
sırra değinme var, bu sözünün içinde !
Her ehram duvarında var, uçan bir kelebek !
Kozayı delip çıkar ! ‘“Îsâ”’
adlı bir bebek !
Bu
bebeğin, masalda ‘parmak
çocuk’tur
ismi !
Başparmak
boyundadır ! Fizik olarak cismi !
Doğurur iken onu ! Terlersin iri iri !
‘Üç
gün’
süren sancıyla ! ‘“Ölüden
çıkar diri !”’
Konuşur
her bir dili ! ‘“Doğar
doğmaz beşikte !’”
Doğan
ve ölen herkes ! Onu görür ‘eşikte
!’
ALLAH
der: ‘“Kapısından
girmeli herkes beyte !”’
Beyt
, ‘Kâbe’
olan kâlbdir ! Fuad, Bab EHLİBEYT’e !
Kâlb, bil ki lâmbasıdır ! O sâf Âlâaddinin !
Can
kâlbe yerleşirken ! Rûhu Fuad da kalır !
Unutmayacağına
dâir ondan söz alır !
‘“Fuad”’
da yıkanmayan kâlb damarı tutar pas !
HAKK’ı
‘pas
geçtiğinden !’
Sonunda olur ‘bay
pas !’
*
YAHYA ORUCU !
*
‘“Yıkın
taş duvarlardan yapılmış her mâbedi !
İhtiyâr
Zekeriya oruç tutunca ‘“Üç
gün”’ ,
‘“YAHYA
dünyâya geldi !”’
‘“Vaftiz
ile yaptı ün !”’
ALLAH diyor : ‘“Benzersiz
bir ad âlemde YAHYA !”’
Çünkü bu ismin kökü, ölüyü etmek ihyâ !
Bu
orucun tek şartı, etmemek hiçbir kelâm !
Cennettekiler
gibi ! Demek, sâdece ‘“Selâm
!”’
Âdem’ini bulana ! HAK, Yahya eder ihsân !
‘Başı
kesildi’
diye ! Yahya için tutma yas !
Îsâ,
İncil’de der ki : ‘“YAHYA’ydı
HIZIR İLYAS
!”’
Hazret-i ÂLÎ de der :“İsmim
Tevrât’ta İLYA !”
‘“ERRAHMÂN”’a
denk ‘YAHYA
evlâdı ZEKERİYA !’
(329)
*
DEMİRİN SIRRI !
*
HAK,
kâlbi çalıştırmak için kâlbe tuz verdi !
Îsâ
sevdiklerini, ‘“Tuz”’
diyerek överdi !
Demir
arzda yok idi ! Merih’ten indirildi !
Kan
kızıla boyandı ! İblîs kanda dirildi !
Her
düşünce ! Ve her seks ! Kanın bize tuzağı !
‘Üstünlük
kompleksi !’
Ve ‘cinsel
hırstır’
ağı !
Kendini en az düşün ! Herkesi bil kardeşin !
Betûldü
Meryem : FATMA gibi, rûhuyla bâkir !
Kirletmedi
! Âdet ve meni akıntısı kir !
“Îsâ,
Ürdün nehrini akıtmış yukarıya :”
Fuad
‘kâlb
tabutunda !’
Bir ölü gibi yatar !
O ayağa kalktı mı ! Ben bilincimiz batar !
Bebek yapan ilk hücre kalbdedir ! Bu ne onur !
Yapay kâlbe de ! Onun şeffaf kopyası konur !
Bu
yüzden hiçbir duygu değişmez ! Aynı kalır !
Maddeci
bilginleri büyük bir hayret alır !
Beyin bile değişse ! Kimlik değişmez asla !
*
MUHAMMED ÂLÎ KİM ?
*
İlk
hücre ‘doksan
iki kromozom’
ediyor !
Demek
bütün kâinat hep, MUHAMMED-ÜL-EMİN !
Ona
selâm farz oldu ! RAHMETEN-LİL-ÂLEMİN !
‘“Âlemlere rahmettir ! Vücûdu MUHAMMED’in !
Her
namazda insâna ! Toprağı öpmektir farz !
Âdem’in
bedenine toprağı verense, Arz !
Öyleyse öptüğümüz, hem MUHAMMED ! Hem ÂDEM !
Bu arz âlemine de ! Rahmet veren o mâdem !
İki
yüz iki olsun element ! Çıkacak RAB !
Yâni
‘“Fuad”’
‘yüz
on nûr !’
ŞAH ÂLÎ EBÛ-T-TURAB !
Öz annemiz MUHAMMED ! Ve ÂLÎ’dir öz baba !
ÂLÎ,
yedi Evrenin Rûhu olan ışıktır !
O’dur
: ‘“En yüce
olan !”’ ALLAH
ona âşıktır !
Fuad
‘Doksan
bir’
olup ! ‘“HÛ
Veçhullah”’
ile denk !
‘“YAHYA
oğlu”’ bu boya
! Verir kalbe fıtrî renk !
‘Kâlb
ve Fuad’
: ‘MUSTAFA
!’ ‘İki
yüz yirmi dokuz !’
Kâlb
ve Fuad ikizdir ! MUHAMMED ÂLÎ gibi !
‘Ayırdın
mı ölürsün !’
Der vücûdun sâhibi !
‘“Göz
kırpmasından kısa bu süredir kıyâmet !”’
‘“Fuad”’dan
öte geçen ! HAK’tan alır emânet !
*
SONUÇ !
Bu yazımı ya düşün, yâhut saçma deyip yak !
Gizli
bir saram yok ki ! Ben bir ‘medyum’ olayım !
Bir
falcı değilim ki ! Cinle para çalayım !
Madde dışı borcumu ödemek ! Tek amacım !
Sana ‘Rûh
anjiyosu’ yapmazsam ! Dinmez acım !
Çünkü
sonra ! Anjiyon ahret gününe kalır !
En
korkunç operatör, eline lazer alır !
Kâlbden gelen saçmalar ! Her bir ağızda sakız !
‘“Fuad”’dan
gelen mesaj ! Tıpkı el değmemiş kız !
Aslımız
olan rûhun, ‘“Levh-i
mahfûz”’ dur
ismi !
‘“Ona
can el süremez, temizlemeden cismi !”’
‘Tertemiz olan cana bâkire Meryem’
derler !
‘Rûhundan gebe kalıp ! Doğar MESÎH’
denen er !
Nâmahreme
verirsen bu kızı, ırza geçer !
Doğacak
her piç için ! HAK seni baba seçer !
Bu mesaj Fuad’ından geldi Hüznî Uluğ’a !
Anlaşılamaz asla ! Ermeden öz bulûğa !
Sana
kalben bağlıyım âşık gibi ben artık !
Sürçtüyse dil ! Af diler senden ! Kızılkeçili,
ANKARA
– 1996
Copyright
© 2000-2003 www.ondokuz.gen.tr
Copyright © 2001-2003 www.ondokuzbiz.com
Copyright © 2001-2003 www.19muhammedali.com